Kuşadası’nı ikiye bölen Zincirli dere hakkındaki son dönemdeki spekülasyonlara bakıyorum da, bu şehirde yeni yaşamaya başlamış gazeteci arkadaşların varlığı ile de tanışmış oluyorum.

36 yıldır kesintisiz Kuşadası’nda yaşıyorum; bu derenin ne kokusunda ne de fiziki görünümünde değişiklik göremedim.

Hep aynı şekilde kötü kokuyor ve aynı miktarda su bulunuyor.

Peki neden son dönemde bu kadar spekülasyon yapılıyor?

Dere birden bire farklı mı kokmaya başladı?

Debisi ve suyun rengi değişiklik mi gösterdi?

Elbette hayır, yıllardır çok su tutmayan sığ bir akarsu olarak bizlerle birlikte var olmakta.

Son zamanlarda kentin geçmişini hiç bilmeyen gazeteci arkadaşlar bu konuyu haber yapmaya başladı.

İyi de oldu, Kuşadası Belediyesi dereyi DSİ’den devralarak ıslah etmeyi planlıyor.

Eğer böyle bir devir gerçekleşirse, derenin farklı bir şekilde dizaynı da gündeme gelebilir.

Üzerindeki dökülmekte olan tahta köprüler yenilebilir ve buraları güvenli hale getirilebilir.

Derenin etrafının kent estetiği malzemeler ile kapatılması da söz konusu olabilir.

Ben dere hakkında yapılan haberlerden hiçbir kurumun rahatsız olmadan varsa bir sorun ortaya koymasını ve çözümünden yana tavır geliştirmesini bekliyorum.

Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel’in; DSİ’den devir için attığı adımın Kent Meydanı ile de ilgisinin olduğunu biliyorum. Kent Meydanında marka işletmeler açılacak ve bu kokunun da fiziki problemin de giderilmesi kent ekonomisi için gerekli bir adım…

Beni asıl düşündüren, yıllardır aynı biçimdeki varlığını koruyan derenin ilk kez keşfedilmiş gibi davranılması…

Demek ki Kent Meydanı kentte çok şeyi değiştirecek.

Ben Kent Meydanını bu anlamda çok önemsiyorum..