Ana Sayfa Yazarlar 14.03.2023 556 Görüntüleme

Yazar , Şair , Ressam, Aktivist. Evin Burası Platform Kurucusu

FESLEĞEN KOKUSU

Her zaman, her ilgili yazımda derim ya bir insanın hayatta 2 büyük şansı vardır diye. 1.İyi bir aile 2.iyi bir öğretmen.. Büyük İskender’in bu sözü benim hayatımda da hep geçerli olmuştur. Beni tanıyan herkesin bildiği gibi iyi bir aileye sahip oldum. Bu en büyük şansımdı. Sonrasında da iyiden çok öte muhteşem öğretmenlerim oldu. Çocuklarıma da bu iyi aileyi yaratmaya ve iyi öğretmenlere sahip olma şansını verdim. Zaman içerisinde bu öğretmenleri hep size anlattım, anlatmaya da devam edeceğim. Çocuklarım yıllar içerisindeki sohbetlerimizde veya bir konuyla ilgili araştırmalarımızda, dostlarım, arkadaşlarımda okul, eğitim vb konuları açıldığında benden hep bir kelime duydular, duymaya da devam ediyorlar. Zerrin Hocam derdi ki… Zerrin Hocam vardı lisedeyken… Zerrin Hocam söylemişti .. Diye başlayan cümlelerim var benim. Adını söylerken bile sadece kendimin bildiği bir gurur var içimde. Adını söylerken bile sadece hocamla benim bildiğim konuşmalar var kalbimde.. Adını söylerken bile onu hiç tanımayanların bile bir anda “Zerrin Hocanı tanımak isterdik” cümlelerinin ve öyle bir öğretmene sahip olamadıkları kıskançlıklarının minik zaferi var içimde. Ben hala onun öğrencisi olmanın haklı gururunu yaşamaktayım.

Bugün bu satırlar, yazdığım yazılar, kağıtlara dökülen şiirler, çıkacak romanlarım.. Daha lise sıralarında “Edebiyatla uğraşmalısın güzel kızım” diyen, kitaplarını benimle paylaşan, herhangi bir 19 mayıs veya 29 ekim törenleri öncesinde hemen seçilen bir şiiri bana verip”Törende okuyacaksın, hazırlan hemen “diyen ve benim 10dak ezberleyip okuduğum, göz göze geldiğimde” Aferin vurguladın, anlamını vererek okudun”dercesine bana gözleriyle destek veren benim öğretmenim. Benim çöp hafızam var. En ufak detayları bile unutmadığım.. Hayatımın her anını anılar çuvalımından biranda çıkartıverdiğim. Zerrin hocamın ilk derse girişi, onu ilk tanıdığım an, giydiği elbise, söylediği ilk cümleler hala o kadar taze ki. Zaman içinde ikimizin de gardı düşüp hafif sendelediğimiz anlardaki kısa mesajlarımız.. Bazen uzakta olduğum, İzmir ‘de yaşadığım yıllarda onun Kuakmer’deki etkinliklerinde hemen İzmir’den bir kaç saat bile koşup onu görmek, kısa bir sohbet bile olsa sesine, gülüşüne, varoluşuna sarıldığım nefes molalarım, hayatın bana sunduğu en güzel hediyelerden biri olan Zerrin Hocamın yanında kendimi hep “Öğrencisi” hissettiğim o kısacık anları anlatmak için kelimeler çok az. O duygu hep benimle. Telefonla aradığında bile, ekranda ismini gördüğümde ki o hissi anlatamam. Ama bu satırları okuyunca o beni çok iyi anlayacak. Kuakmerde bir resim çekmişti. Resmi gördüğümde onunla bağdaştırdım. Zerrin Hocamın yanına “Mis kokulu Fesleğen’im” eklendi. O Fesleğen O oldu. O’da fesleğen. Hani Fesleğene dokunursunuz ya, elinize kokusu siner. Aslında Fesleğene dokunmayınca koku yoktur. Ancak küçük bir temas bile size muhteşem bir rahihayla geri döner. Zerrin hocam da o fesleğen işte. O’nu tanımıyorsanız o güzel kokudan mahrumsunuz. Hele tanıyıp, yapraklarına dokunmanıza izin verirse o müthiş kokuya sahip olursunuz. Ben o yaprakları hiç incitmedim, hep saygıyla dokundum, sevgiyle izledim. Klişeleşmiş sözcükleri sevmez ama ben söyleyince bilir. Bazen bir anda içimden geçer bir şiir okurum ve ona atarım.. İçimden geldi diye. O bilir, anlar.. Gerçekten içimden geçip ona gönderdiğimi. Ne güzel değil mi? Dostlar. Bu kadar iletişimsizliğin, sevgisizliğin, saygısızlığın, duyarsızlığın ortasında benim Zerrin Hocamla aramızdaki bu bağ. Aynı şehirdeyiz, ama yaklaşık 3 yıldır burada olmama rağmen sayılı yüz yüze görüşmemize rağmen aslında biz öyle çok sohbet edip, konuşuyoruz ki sessiz bağımızla.

Facebook sayfamda bir paylaşımım vardı geçenlerde. Üniversite sınavlarına hazırlanan bir genç için depremde evini, eşyalarını, kitaplarını kaybedip ama OKUMAK için savaşan bir Genç var diye yazmıştım. Bu tarz paylaşımlar yapmam bilirsiniz. Fakat birebir görüşmemde ve notlarını çabasını görünce BU GENCİN UMUDU olmak istedim. Çünkü bana “Yeşim abla, ben depremle yıkılan şehrime, enkaz altında kalan kitaplarıma ve beni bugünlere getiren kaybettiğim öğretmenlerime bir borcum var. “deyince bunu görmezden gelemezdim. Paylaşım yaptım… Ama olumlu bir dönüş olmadı hiç kimseden.2 arkadaşım ilgilendi ama yine olmadı. Zaman az bu gencin kaybettiği her gün umudundan bir tuğla eksiliyordu. Ve dün…. Telefon ekranımdan bir aramayı görünce… “Yeşim işte senin o sessiz feryadını duyan, anlayan ve biraz sonra teli açtığında o güzel kokusunu duyacağın Fesleğen’in arıyor” dedim. O kısacık saniyelerde aklımdan geçen bu düşünce tabi ki doğruydu. Açtım teli, sesini gördüm ve sadece 1 saat içinde O genci arayıp”Zerrin Hocam….. “la başlayan cümlemin sonuna sakladığım gözyaşlarımı da koyarak umudundan düşen tuğlayı geri yerleştirdim. Sadece 1 saat dostlar. Günlerdir çabaladığım eğitim için benim Zerrin Hocam bir dokunuşla güzelleştirdi hayatımı yine…O gencin hayatını… O genç ben bu yazıyı yazarken, bu saatlerde dersanede 2.dersine girdi bile….

İşte, böyle dostlar.. Ne kadar şanslıyım değil mi? İyi ailem ve İyi öğretmenlerim var.. İyi kilerim var. İyi ki Zerrin Hocam’la başlayan cümlelerim var.

Saygıyla, Minnetle Yeşim Akıncı /14 mart 2023 yeşimakinci_68@hotmail.com.

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

İlginizi çekebilir

TÜRKİYE’DE GENÇ OLMAK

TÜRKİYE’DE GENÇ OLMAK

Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil