Ana Sayfa Yazarlar 6.05.2023 477 Görüntüleme

1985 yılında Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Lisans, 1989 yılı Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Lisans mezunu. Konya, Hakkari, Safranbolu Devlet Hastanelerinde Diyetisyen olarak çalışıp, 2005 yılında emekli oldu.

ŞAZİYE HANIMIN HIDIRELLEZ GÜNLERİ

Bazı insanlar vardır ellerini nereye uzatsalar orası aydınlanır ışıldar . Bir huzur havası oluşur çevrelerinde . Onlar , sanki iyilik saçmak için gelmiş gibilerdir dünyaya .Böyle insanları , tanımış olabilmek de bir ayrıcalıktır, bir şanstır . Çünki , böyle bir örnek görmek , çok olası bir şey değildir bu dünya yaşamında . İnsan genel olarak egosuna hizmet eden bir canlıdır. Ne mutlu ki, bu kriterde birkaç kişi tanıyabildim . Hepsi de çok özel kişiliklerdi ve de benzersizlerdi. Sanki mıknatıslı gibiydiler .İnsanlar etraflarında dönüp duruyorlardı.

Benim tanıdığım bu kişilerin en başı çekeni, Şaziye hanımdır. O Karabük, Yenice Orman İşletme müdürünün eşiydi. Kocası ile hastanede gönüllü hemşirelik yaparken tanışmış. O sıralar müdürümüz veremmiş. Hastaneden taburcu olunca evleniyorlar fakat akabinde eş cilt kanseri oluyor. Bu hastalığı da atlattıktan sonra Yenice’ye geliyorlar ve böylelikle bizler de onları tanıma şansını elde etmiş olduk.

Çocukları yoktu ; müdür bey çocukları çok sever, işletmenin tüm çocuklarını sık sık arabası vosvosa bindirip gezdirirdi. Şaziye hanım ise iyilik meleği gibiydi. Yardım edilmesi gereken kim varsa, onun eli oraya mutlaka uzanmış olurdu. Ben o sıralar yedi sekiz yaşlarındaydım. Bayramlarda tüm çocuklar evlerinin önündeydik. Her seferinde bayram harçlıklarımız ve mendillerimiz onların kapısında bizi beklerdi. O zamanlar harçlıklara sevinsek, mendilleri arka planda tutsak da, bugün o mendilleri hatırlamak içimi ısıtıyor. Bütün kandil günlerinde, Şaziye hanım biz çocuklar için şerbet hazırlar, kocaman bir cam kavanozdan bizlere ikram ederdi. Şerbetleri seven bir çocuk olmasam da, onunkini içmek için sıradaki yerimi hevesle alırdım. Amaç şerbet içmek değildi, amaç onun bize verdiği değeri deneyimlemek, önemimizi onun gözlerinde görmekti. İnsan için önemsenmek her şeyin üstünde yer alan bir duygudur. Hayatı yaşanmaya değer kılan bir duygu. O bize şerbet değil aslında dünyayı servis ediyordu.

Şaziye hanım Hıdırellez günlerine ehemniyet verir, herkese dileklerinin sembollerini gül fidanın altına koymalarını tavsiye eder, bizatihi yapıp yapmadıklarını sohbet esnasında sorup ilgilenirdi. Çok dindar bir görünümü yoktu ama birilerine yardım etmek onun mottosuydu. Hızırı gördüğünü söylerdi. Hem kapısına ziyaretine geldiğini, hem de havada uçarken gördüğünü anlatırdı. Sizlerin kapısına da gelebilir bilemezsiniz, parmaklarına bakın onunki altı tanedir derdi. Sadece biz çocuklar değil, annelerimiz de ona inanır, söylemlerinden şüphe etmediğimiz gibi, ruh sağlığından da endişe etmezdik. Birisi Hızırı görecekse, o Şaziye hanımdan başkası olamazdı.

Tüm bu anlattıklarım altmışlı yılların sonlarıydı. Şimdi yaşıyor mudur bilemiyorum. Yaşıyorsa Allah ona iyilikler, güzellikler versin, vefat ettiyse Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Hıdırellez günümüz hepimize, ümit ettiğimiz niyetlerimizi getirsin inşaAllah diyorum.

Sevgilerimle Dyt.Güner Erbay

gunererbay78@gmail.co

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

İlginizi çekebilir

VAŞAK MI, BAŞAK MI

VAŞAK MI, BAŞAK MI

Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil