Ana Sayfa Dünya, Gündem, Yaşam 6 Şubat 2024 231 Görüntüleme

SAAT 04.17

Uykuya yattığımda , gece ertesi güne sarkmıştı. Bir düş; dar bir yolun parke taşlarına kusarak yokuş yukarı çıkıyorum. Yukarıdan eski bir araba, zikzaklar çizerek bana doğru geliyor . Yolun bir yanı bahçe duvarı,diğer yanında tek katlı evler sıralanmış.Korkuyorum ama yaklaşan tehlikeden kurtulmak için hiçbir şey yapamıyorum.Beynimi tutsak almış olan alkol buna izin vermiyor. Düşüncelerim kilitlenmiş adeta. Jantların çarptığı,evlerin önündeki kaldı-rım taşlarından ateşler çıkıyor.

Araba bana çarpmak üzereyken ürpererek,ter içinde uyanıyorum. Karım ve kızım uyuyor. Soluk alış verişleri gecenin sessizliğini bozuyor.Mutfağa geçip su içiyorum. Esrik bedenimi suyun soğukluğu kaplıyor. İşte o an,su bardağı elimde müthiş bir sarsıntıyla kendimi mutfak halısının üstünde buluyorum. Deprem ! Bu , önceki sarsıntılara benzemiyor.

O kısa kısa sallayıp geçen.Olanların ayrıdına varamadan üzerime çöken tavanın bir yanını lavabo , fırın , bulaşık makinesinin tuttuğunu görüyorum belli belirsiz.Oluşan eğimli boşluk, o sonsuz ağırlığın altında ezilmemi önlüyor. Toz duman ve karanlık. Yüzükoyun yatıyorum.Dalga dalga soğuk bedenimi yalıyor . Belli ki dışarı-ya açılan bir delik var . Büyüklüğünü kestiremediğim bu yıkıntıda devinimsiz duruyorum. Sırtım aldığı ağır darbeden ağrıyor. Korkuyorum. Bir ürperti sarıyor bedenimi. Başıma bir ağrı giriyor. Yere düşünce başım betona çarpmış. Alnımda kan sızıntısı var ama çabuk pıhtılaşmış ve kanama durmuş.

Karımla kızım geliyor usuma… Çıldıracak gibi oluyorum. Kızım daha dört yaşında. Ne kadar yaşadı ki? Hayır! Hayır!Ona bir şey olmamıştır.Tanrı onu korumuştur. Bağırıyorum, sesim çıktığı kadar,”Oyaa! Nazifeee!” Hiçbir karşılık yok. Çaresizim. Enkazın ayrıdına varıyorum. Toz toprak kokusu genzimi yakıyor. Kollarımı çekiyorum. Ellerimi yüzümde gezdiriyorum. Alnımdaki yaraya elim değince acıyor. Sırtüstü dönmeye çabalıyorum.Olmuyor. Sol ayağımı çekemiyorum. Çöken tavanın altında kalmış parmaklarım. Daha güçlüce çekiyorum.Bu kez geliyor.Fakat,ezilmiş.Çok acıyor. Dönüyorum.Dizlerimi karnıma çekiyorum,parçalanmış parmaklarımı avucumla sıkıyorum .Hiçbir şey duyumsamıyor uyuşmuş parmaklar .

Dizlerim karnıma çekili , bir bohça gibi ellerimle dizlerimi sarıyorum. Bedenimin hiçbir bölümü yok artık.Beynim,yüreğim yok.Elim kolum, gözüm kulağım yok.Kurumuş dudaklarım acıyor.Dilimle ıslatmak için boşuna çabalıyorum.Bir tükürük damlası,bir parça nem yok!Üzerimdeki ağırlık artıyor.Gözlerimi açamıyorum.Kirpiklerim gözyaşı ve tozdan birbirine yapışmış. Kalkma,dışarı çıkma isteğim çoğalıyor. Sağ elim bedenimi dolaşıyor, yokluyor. Hiçbir şey hissetmiyor. Boşluk içinde bir boşluğum sanki.Üzeride bulunduğum yeri hissetmiyorum…“Ölüm bu demek ki…” Neler oldu ? Ne zamandan beri buralardayım ? Bilincimi son bir çabayla topluyorum. Bir motor sesi duyuyorum.Ardından ayak sesleri.Aman tanrım! Bir insan sesi! -Kimse var mııı?

Orada kimse var mııı ? Son bir gayretle:-Beeen ! Been ! diyebiliyorum. Eller kollar görüyorum, deliğin önündeki tuğlaları yıkıp deliği büyüten.Kendimi yitirirken bana uzanan ellerin arasından belli belirsiz kırmızılığın üstündeki ay yıldızı ve altındaki yazıyı görebiliyorum

.A_K_U_T.

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil